Valentina'yla körüklenen cinsel sömürü

İlk olarak Show TV’nin “kırmızı nokta” başlığıyla başlattığı seks ve erotizm konulu dizi ve şov uygulamasına bu geceden itibaren Interstar da “Valentina” adlı diziyle başlangıç yapacak. Şimdiye dek bu tür dizilere sıcak bakmayan Interstar’ın cinsel sömürünün körüklenmesine katkıda bulunması, gündemdeki bir soruyu yeniden sormayı gerektiriyor: Geri kalmış ülkelerin ekranları neden bu tür dizilere sonuna kadar açık? Cinselliği tabularla sıkıştırılmış topluma bu diziler neden sunuluyor?

Bu gece 01.15’te Interstar kanalında yayına girecek “Valentina” adlı diziyle TV’lerdeki erotik yapımlara bir yenisi daha eklenecek. Uzunca bir süredir erotik yapımlara yer vermeyen ve bu alandaki “üstünlüğü” Show TV’ye bırakmayı yeğleyen Interstar da böylelikle “kırmızı noktalı” yapımlara geri dönüş yapmış olacak.

Tanıtım yazısında anlaşıldığı kadarıyla “Valentina”, elinde fotoğraf makinesiyle dolaşıp duran özgür, rahat ve çekici bir genç kadının öyküsü… yaşamı yakından tanımak isteyen bu genç kız, yine tanıtım bültenindeki tanımlamayla “vücudundaki dayanılmaz erotizm” ile bu tür yapımların meraklılarını birkaç hafta botunca Interstar’ı izlemeye davet edecek.

Özel TV kanallarının ortaya çıkmasından kısa süre öncesine kadar TRT’nin koymuş olduğu kurallar sonucunda en masum bölümleri bile sansürün kısıtlamalarına kurban giden filmleri anımsayınca insan ister istemez sormak istiyor: Türkiye’deki iletişim ortamı, ekrandaki öpüşme sürelerinin bile sansür kurulunca saniye olarak belirlendiği bir konumdan bugünkü bir konuma nasıl gelebildi? Yıllar boyunca sıkı ve tavizsiz denetim mekanizmalarına tabi tutulan TRT’nin de bugün özel TV kanallarından geri kalmadığını, hatta bazı filmlerde onları da geride bıraktığını düşünürsek, böylesi bir ortamdan “Tutti Frutti”lerin, “Kırmızı Nokta”ların kol gezdiği bugünkü ortama nasıl gelindi?

Cinsellik, insan yaşamının sömürüye en açık yönlerinden birisi… Özellikle geri bıraktırılmış ülkelerdeki yöneticiler, baskı altına alınmasında yarar gördükleri bu olguyu zaman zaman bilinçli olarak ön plana çıkararak, kitlelerin dikkatlerinin bu yönde toplanmasından, dahası sabit fikir haline gelmesinden yarar umabiliyorlar. Böylelikle cinsel sömürü yolları sonuna kadar kullanılarak, en basit haklarına kadar her yönden sömürü altında tutulan kitlelerin başka alanlarda da sömürüldüklerinin bilincine varması kolaylıkla önlenebiliyor. Geri bıraktırılmış ülkelerde futbol olgusunun kullanımı neyse, cinsellik olgusunun kullanımı da neredeyse aynı çizgide izliyor.

Aralarında “Valentina”, “Tutti Frutti”, “Ateşli Bahis” gibi erotik öğelerle yüklü birtakım dizi ve şovları çeken kapitalist ülkelerin temel hedefi de, geri bıraktırılmış ülkeleri bu tür dizlilerle sonuna kadar beslemek, cinsel yaşamı tabularla sıkıştırılmış kitlelerin iştahlarını kabartarak milyonlarca doları kendi TV kuruluşlarının kasalarına akıtabilmek… Cinsellik sorununu halkına daha orta öğrenim yıllarından itibaren sağlıklı ve bilinçli eğitim vererek çözümlemiş olan kapitalist ülkeler için bu tür dizi ve şovlar, kendi halklarına sunulmuş birer fantezi olmaktan öteye gitmezken, geri kalmış ülkelerde yayınlandığında farklı bir kimlik kazanıyorlar. “Tutti Frutti”nin izlenme oranı bu ülkelerde sınırlı düzeylerde kalırken, pazarlandıkları Türkiye gibi ülkelerde yüksek izlenme oranlarına ulaşmakla kalmıyor, beraberinde daha büyük cinsel sorunları da getiriyorlar. Bu diziler, geri kalmış ülkelerde kendi ülkelerindekinden çok daha fazla bir izleyici ve reklam potansiyeline sahipler…

Bu gece “Valentina”nın da katılmasıyla ekranlardaki erotizmden pay kapma savaşına yeni bir dizi daha katılacak. Yakında yayına geçecek olan Kanal 6, HBB ve Flash TV gibi kanallar ise erotik dizilere sıcak bakmayacaklarını öne sürüyorlar.

Yakın zaman öncesine kadar Interstar’ın da aynı görüşte olduğunu düşünecek olursak, kısa süre içinde bu kanalların da erotizm fırtınasına tutsak olacağı anlaşılabilir. Futbol, yarışmalar ve pembe diziler son noktaya kadar kullanıldığına göre, seks neden kullanılmasın?