Süleyman Çeliker- GÜNDEM
ANKARA - DYP- SHP hükümetinin 200 günlük iktidarında devlet güçleri tarafından açılan ateş ve “faili meçhul cinayetler” sonucu sivillerden 407 kişi öldürüldü, 754 kişi yaralandı 5641 kişi gözaltına alındı, 979 kişi tutuklandı. 90 işkence saptandı.
Demirel- İnönü hükümetinin 200 günlük süresi içerisinde 34 kitap, gazete ve dergi toplatıldı. 38 dernek de basıldı veya kapatıldı. 5 gazetecinin öldürüldüğü dönemde, 71 gazeteci polis tarafından tartaklandı, gözaltına alındı yargılandı. 200 günlük süre içerisinde 14 kişi gözaltında “kayboldu” ya da öldü. Olağanüstü Hal uygulaması sürüyor. 125. madde nedeniyle Kürtler cezaevinde. Kürtler ile ilgili kitaplar için yüz milyonlarca liralık para cezaları veriliyor.
Sırrı Sakık: “İnsan hakları komisyonu, insan haklarını gasp ediyor” Halit Çelenk: “Anayasa’nın 17. maddesi polisin ve askerin adam öldürmesine izin vermektedir” Ankara Bürosu Muhabirimiz Süleyman Çeliker’in araştırması.
DYP-SHP koalisyon hükümetinin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, “Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük demokratikleşme reformu hedeflemiş ve bu yolda emin adımlar atmış bir hükümet” olduklarını iddia ederken, koalisyon hükümetinin ilk 200 gününde sivil halktan 407 kişi öldürüldü, 754 kişi yaralandı ve 641 kişi gözaltına alındı, 979 kişi tutuklandı.
Önceki gün hükümetin 200. günü dolayısıyla bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’nün anlatmayı “unuttuğu” gerçekler arasında 407 kişinin devlet güçleri tarafından açılan ateş ve “faili meçhul cinayetler” sonucu öldürülmesinin yanı sıra basına yansıyan 90 işkence olayı, 34 kitap, gazete ve dergi toplatılması ve 5 gazetecinin öldürülmesi de var.
Demirel- İnönü hükümetinin 200 günlük icraatları süresince bütün bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ortaya çıkan olaylar sonucunda sivil halktan 407 kişi öldürüldü, 754 kişi de yaralandı. Öldürme olayları, gösteri yapan toplukluklara ateş açılması, ev baskınları, sokak infazları, “faili meçhul cinayetler” ve “polisin paniğe kapılması” sonucunda gerçekleşti. Benzer saldırılar sonucu 1991 yılında 152 kişi öldürülmüştü.
Gözaltı ve tutuklamalar
Aynı dönemde, 5641 kişi gözaltına alındı, 979 kişi tutuklandı. Gözaltı ve tutuklama olaylarının da çoğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana gibi büyük kentlerde yaşandı. Gözaltı ve tutuklama olaylarına neden olarak da “yasadışı örgüte üye olmak” ve “yasadışı örgüte yardım ve yataklık” suçları gösterildi.
Hükümetin ilk 200 gününde gözaltında ölüm ve kayıp olayları da devam etti. 200 gün boyunca 14 kişi gözaltında öldü veya kayboldu. Gözaltında kaybolma olaylarının üzeri örtülmeye çalışıldı, ölenlerin gözaltına alındığı reddedildi ya da bu kişilerin intihar ettiği ileri sürüldü.
Kürtler yine cezaevinde
DYP-SHP Koalisyon Hükümeti, şartlı tahliye uygulamasından yararlanamayan 125.madde hükümleri için hiçbir yasal düzenleme yapmadı ve Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği kararı bekledi. Anayasa Mahkemesi de 125. Madde hükümlülerinin şartlı tahliyeden yararlanamayacağına karar verdi. Böylece yaklaşık 300 kişi cezaevinde kalmaya devam etti.
Demirel ve İnönü hükümetinin 200 günlük “demokratik icraat”ı boyunca basın ve sivil toplum örgütlerine yönelik saldırılar da sürdü. Demokratik kitle örgütleri ve sendikaların şubeleri kapatıldı, kitap gazete toplatıldı. Türkiye tarihinin en büyük basın cezası bu dönemde yazar İsmail Beşikçi ve yayıncı Ünsal Öztürk’e verildi. Yurt Yayınevi’nin sahibi Ünsal Öztürk, İsmail Beşikçi’nin yargılanan dokuz kitabından dolayı 900 milyon lira para cezasına çarptırıldı.
200 günlük süre içerisinde 34 kitap, gazete ve dergi toplatıldı. 38 dernek de basıldı veya kapatıldı. 5 gazetecinin öldürüldüğü dönemde 71 gazeteci de polis tarafından tartaklandı, gözaltına alındı ya da yargılandı. Basına saldırılara gerekçe olarak, “bölücülük” ve “yasadışı örgüt propagandası yapmak gösterildi.
2000’e Doğru Dergisi muhabiri Halit Güngen, 18 Şubat’ta Diyarbakır’da, Yeni Ülke Gazetesi Muhabiri Cengiz Altun 24 Şubat’ta Batman’da, Körfez’e Bakış gazetesi muhabiri Bülent Ülkü 31 Mart’ta Bursa’da, Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir, 8 Haziran’da Diyarbakır’da “kimliği belirsiz kişilerce öldürüldüler. 4 gazetecinin katillerinin “kimliği belirlenmez” iken 23 Mart’ta Cizre’de devlet güçlerinin açtığı ateş sonucu öldürülen SAbah Gazetesi muhabiri İzzete Sezer’in katilleri hakkında da hiçbir işlem yapılmadı.
Hükümet programında gözden geçirileceği belirtilen Olağanüstü Hal ve köy koruculuğu sistemleri konusunda da olumlu adımlar atılmadı. OHAL, 18 Mart 1992 tarihinde tekrar uzatıldı. Olağanüstü Hal’in süresinin tekrar uzatılması bekleniyor.
200 günlük süre içerisinde basına 90 işkence olayı yansıdı. Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Avukat Halit Çelenk, “Bugünkü kadrolar var olduğu sürece yasal değişiklikler olsa bile işkencenin önlenemeyeceğini, İşkence yapmanın alışkanlık haline getirildiğini” ileri sürdü. Çelenk, güvenlik güçlerinin ateş açması ve yerinde infazlar ilişkin olarak da “Anaysa’nın 17. Maddesi pois memunun ve askerin adam öldürmesine izin vermektedir” dedi.
TİHV eski Genel Sekreteri Haldun Özen ise TİHV İşkence Görenler Rehabilitasyon merkezine son zamanlarda başvuranların sayısında bir azama görülmediğini aksine başvuran kadın sayısının arttış olduğunu da belirtti.
Muş Bağımsız Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu eski üyesi Sırrı Sakık da “Komisyonun insan haklarını gasp ettiğini” ileri sürdü. Newroz olaylar sonrasında ve daha sonra incelemelerde bulunmak için bölgeye gidenlerce sunulan raporlar bölgeye gitmeyen komisyon üyeleri tarafından kabul edilmediğini belirten SAkık, komisyonda bulunduğu süre içerisinde yaklaşık 500 başvurudan hiç bir sonuç alamadığını belirtti.