Diyarbakır’da, kahvede bir gün

Haşim Caro- GÜNDEM

Diyarbakır Yoğurtçular Pazarı’nda eski yapılı derme çatma bir kahvenin müdavimlerinin hemen hepsini yaşlılar oluşturuyor. Ama bu yaşlıların sohbetleri öyle havadan sudan değil. GAP’tan Apo, Demirel, Özal ve Leydi Di ile Prens Charles’ın boşanmalarına kadar uzanan geniş bir yelpazede tartışıyorlar.

Yaşlılardan biri geçen yıl Vedat Aydın’ın cenaze töreninde ayakkabısının tekini kaybettiğini anlatıyor. Bir diğeri yedi çocuğundan 5’inin üniversitede okuduğunu anlatıyor gururla.

DİYARBAKIR- Diyarbakır Yoğurtçular Pazarı’nda eski yapılı derme çatma bir kahve. Günün ağarmasıyla yaşlı kahvenin müşterileri her zamanki yerlerini almışlar. Kahvenin müdavimlerinin hemen hepsini yaşlılar oluşturuyor. Ama bu yaşlıların sohbetleri öyle havadan sudan değil. GAP projesinden, APO, Demirel, Özal ve Leydi Di ile Prens Charles’ın boşanmalarına kadar geniş bir yelpazede tartışıyorlar.

Kentin cadde ve sokaklarında in cin yok. Yoğurtçular Pazarı’na girişte soldaki kahvenin bir masasında beş yaşlı. Kaçak tütünün dumanına kaçak çayın demini katarak demleniyorlar. Siyah kumaş pantolonlar üzerine temiz ütülü gömlekler ve yelekler giyilmiş. Bu yaşlılar her zaman gördüğümüz yaşlılara benzemiyor. Politika en çok konuştukları konu. Yaşlılardan biri geçen yıl Vedat Aydın’ın cenaze töreninde ayakkabısının tekini kaybettiğini anlatıyor.

Bir diğeri Mardin’den gelmiş Diyarbakır’a. Yedi çocuğundan 5’inin üniversitede okuduğunu anlatıyor gururla. Sonra Apo için “Beş yılda 30 kitap yazmış. Kaddafi’den Saddam’dan daha cesaretli. İkisi Amerika’nın tek uçağını yıllardır düşüremedi. Apo ise hem Tür uçağı hem de Amerikan uçağı düşürdü.” diyor hayranlıkla. Diğerlerini de bu konuda ikna etmiş olmalıydı ki hiç itiraz eden olmadı.

Yaşlılar platformu teori üretmeye devam ediyordu. Çaylar tazelendi. Bana tütün tabakalarından sarıp verdikleri sigarayı ikram ettiler. Diyarbakır’ın yerlisi olan bir diğer yaşlı ise Özal – Demirel çekişmesini komşusunun yaşadığı bir olayla açıklıyor: “Komşumuzun iki karısı vardı. Adam yaşlı, karıları ondan çok gençtiler. Karılarından biri bir yumurta pişirip kocasına ikram etse diğeri koşum hemen pestili pişiriyordu. Yıllar sonra komşumuzun iki karısından da boşandığını öğrendim. Bunca yıl sonra iki karısını da neden boşadığını sorduğumda şöyle konuştu;

‘Beni bu yaşımdan sonra bölüşemiyorlardı. Her gün benim sıram, senin sıran diye kavga ediyorlardı. Baktım durum böyle olmayacak her gün ben fenalaşıyorum. Onlarınsa keyiflerinden geçilmiyor. Olmaz olsun böyle iş dedim ve ikisini de boşadım. Böyle devam etseydi birkaç yıl içinde ölecektim’ Gördüğünüz gibi komşumun yaşadığı evlilik, Demirel – Özal çekişmesinden farklı değil.”

Yaşlıların sohbeti, GAP üzerine kaydı. Hepsinin ortak görüşü GAP’ın gelmesiyle Urfa ve çevresinde kazançlı çıkanın sadece ağalar olduğu yönündeydi. Kurak geçen mevsimlerden ötürü değersiz olan toprakların yeniden değer kazandığı ve bu sayede ağaların daha da zengin olduğu görüşünü belirtiyorlar. Yaşlılar “Toprak reformu yapılsaydı çok iyi olurdu. Zaten topraklar birkaç kişinin elindedir. Urfa halkının çıkarına olan bir şey yok. Sonuçta GAP para babalarının çıkarına olmuştur.” dedi.

İngiliz kraliyet ailesini bir insan harcama makinesine benzeten yaşlıların hepsi Diana’dan yana. Prens Charles’a ise kin duyuyorlar. Kim bilir belki de yıllarca kendi karılarına yaptıkları haksızlıkları, attıkları dayakları Diana’nın arkasına gizlenerek bertaraf edeceklerini düşünüyorlardı. Diana haklıydı. Ya karıları? İşte kahvehanedeki yaşlılar buna yanaşmıyordu. Ne olursa olsun Diana haklıydı. Diana’nın babası da Almanya ya da Fransa kralı olsaydı İngilizlere çoktan savaş açmış olacaktı.

Onlar kendilerine göre gündemdeki konuları yorumlayadursun kahvehanedeki insanların çoğalmasıyla vaktin ilerlediğinin farkına vardık. Masadaki yaşlılar bir dahaki sabah buluşmak üzere işlerine ve evlerine doğru yola koyuldular. Söz verdiğim gibi çay paralarını ödedikten sonra kahveden ayrıldım. Yolda Amerikan uçağının düştüğünün doğru olup olmadığını düşündüm. Sonra “Sen gel her zaman biz buradayız. Fotoğrafa ne gerek var.” diyerek bir fotoğraf çekme isteğimi reddettikleri için yaşlılara gücenmiştim.