Sena Çelik
Feyyaz Uçar… Beşiktaş’ı başarılara taşıyan futbolculardan biri, takımın en büyük gol silahı, 89-90 sezonunun gol kralı, “toplu pres” oyun anlayışıyla rakiplerini bunalımlara sokan bir futbolcu. Saha içinde olduğu kadar, saha dışında da mütevazi, dengeli kişiliğiyle tanınan örnek bir sporcu. Bu sezon 30 gol atacağını ve kendisinin gol kralı, takımının da 4. Şampiyonluğa ulaşacağını belirten Feyyaz, Beşiktaş’ın Avrupa Kupaları’nda Edirne’yi geçememesini “şanssızlık” olarak değerlendiriyor. Takım içi uyum ve arkadaşlık ilişkileri bakımından Beşiktaş’ı eşsiz takım olarak tanımlayan Siyah beyazlı futbolcu, futbolu yine aynı takımında bırakmayı düşündüğünü söylüyor.
Çoğu futbolcunun her konuda bilgi sahibi olduğunu belirten Beşiktaş’ın golcü futbolcusu, sporla uğraşan kişilere “Apolitik”, politikaya ilgisi olmayan, insanlar gözüyle bakılmasına karşı çıkıyor. Feyyaz, çoğu futbolcunun yüksek öğrenim gördüğüne dikkat çekerken, kendisinin konumunu eleştirenlere de cevap veriyor. “Ben bir emekçi, işçi çocuğu olduğumu hiçbir zaman unutmadım” diyen genç futbolcu, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Futboldan kazandığım para beni değiştirmedi bundan sonra da değiştiremez. Kazandığım paraları yatırıma çevirdim. Son olarak kulübümden 1 milyar 5600 milyon lira transfer ücretimi aldım. Yaklaşık olarak 3 milyarlık bir mal varlığım var. Futboldan kazandığım bu parayı demircilik şirketi kurmak için kullandım. Bütün bunlara rağmen hiçbir zaman ailemin konumunu gözardı etmedim, bir işçi oğlu olduğumu da unutmadım. Bir insanın kişiliği tam anlamıyla oturmuşsa zaten onu hiç kimse, hiçbir güç değiştiremez. Ama ilişkiler ve bulunduğu sosyal durum, belki biraz kendisini etkileyebilir. Eğer kendisini iyi korursa hiçbir zaman değişmez.”
Futbolculara sadece maçlara çıkıp top oynayan kişiler gözüyle bakmanın yanlış olduğunu belirten Siyah beyazlı futbolcu, aksine okuma alışkanlıkları olmasa bile özellikle büyük takım oyuncularının çok gezip, çok şey gördüklerini, bununda kişinin ufkunu genişlettiğini ve daha iyi düşünme yeteneği sağladığını kaydetti. Kendisini demokrasiye inanan bir kişi olarak tanımlayan Feyyaz, “Herkese hakkı verilmelidir. Her sorun oturulup konuşulmalı ve demokratik bir ortamda çözüme kavuşturulmalıdır. Ben insanların tartışarak, konuşarak her şeyi halledebileceklerine inanıyorum. Zaten çağdaşlıkta bunu gerektirir” diye konuştu.
Futbolu 30 yaşında bırakacağını ifade eden Feyyaz, kendi işleriyle uğraşacağını belirtiyor. Golcü futbolcu, Beşiktaş’ta futbol oynamanın bir ayrıcalık olduğunu dile getirirken, takımının yapı ve ilişkiler bakımından eşsiz olduğunu savunuyor. Beşiktaş’taki özellikle arkadaşlık ilişkilerinin futbolcuları birbirlerine kenetlediğini söyleyen Feyyaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Takımda herkes birbirleriyle yakın arkadaş ve sorunlarını birbirlerine rahatlıkla açabiliyor. Yeni gelen bir futbolcuyu ezme ya da dışlama gibi bir düşünce yok. Herkes elinden geleni yapar. Hocamızla aramız çok iyi. Rahatlıkla anlaşabiliyoruz. Beşiktaş’taki bu ruh futbolcuları birbirine yakınlaştırıyor. Herkes takımın başarısı için mücadele ediyor. Oysa başka takımlarda durum böyle değil. Futbolcu bir noktadan sonra fedakarlık yapmayabilir.”